Su analizlerinde korkutan tablo

Yeraltı su kuyularının kirliliği konusunda verilen önerge üzerine bir araştırma yapan Kırklareli İl Genel Meclisi Göletler ve Su Ürünleri Komisyonu, içme suyu standartlarını belirleyen TS 266’ya göre suların kontrol edilmesi gereken 47 parametresinden sadece bulanıklık, iletkenlik, pH, renk ve koku birimlerinin gözlediğini, insani tüketim amaçlı suları kapsayan ‘Türk Standardı 266'da yer alan analizlerin büyük bir bölümünün yapılmadığını belirledi.
Komisyon ayrıca kontrol edilen yer altı su kuyularının önemli bir kısmında suyun uygun bulunmadığını da tespit etti. Örneğin Merkez ilçeye bağlı 40 köye ait olan analiz sonuçlarında, toplam kontrol izlemesi yapılan 108 adet yeraltı suyu kuyusundan 41 tanesinden numune alındığı, 22 adedinin uygun, 19 adedinin uygun bulunmadığını belirledi.

Kırklareli İl Genel Meclisi’nin 6 Şubat 2023 Pazartesi günü yapılan Şubat ayı son birleşiminde Ocak ayında Meclis üyeleri Saygun Ersin, Bayram Sezer, Zeki Akın, Ufuk İn, Mehmet Gülay Erkol ve Ersan Şahin tarafından verilen önerge doğrultusunda yeraltı su kuyularının kirliliği var ise çözüm yöntemleri konusunda Göletler ve Su Ürünleri Komisyonu’nun hazırladığı raporu ele aldı.
Raporu Saygun Ersin okudu.
Ersin, Komisyonun toplanarak Lüleburgaz Belediyesi Yeraltı Suyu Kuyuları, Pehlivanköy Belediyesi Yeraltı Suyu Kuyuları, Babaeski Belediyesi Yeraltı Suyu Kuyuları ve Kırklareli İl Özel İdaresine ait tüm Yeraltısuyu Kuyuları ile ilgili laboratuvar sonuçlarını ilgili kurumlardan istediğini, gelen tahlillerin komisyon tarafından incelenirken, yapılan incelemelerde Kırklareli İl Sağlık Müdürlüğü Halk Sağlığı Laboratuvarlarının tahlil raporlarında sadece bulanıklık, iletkenlik, pH, renk ve koku birimlerini gözlediği, insani tüketim amaçlı suları kapsayan TS 266'da yer alan analizlerin büyük bir bölümünün yapılmadığını tespit ettiklerini açıkladı.
Ersin, “Komisyon Pehlivanköy köylerine ile Lüleburgaz köylerine ait yeraltı suyu analizlerini (Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık aylarına ait 5 er adet) inceledi. Yine İl Özel İdaresine ait Merkez ilçeye bağlı 40 köye ait olan analiz sonuçlarında, toplam kontrol izlemesi yapılan 108 adet yeraltı suyu kuyusundan 41 tanesinden numune alındı. 22 adeti uygun, 19 adeti uygun bulunmadı. Vize’nin köylerine ait 56 adet yeraltı suyu kuyusundan, 24 adetinden numune alındı. 8 adedi uygun, 16 adedi uygunsuz bulundu. Pınarhisar’ın köylerine ait 38 adet yeraltı suyu kuyusundan, 14 tanesinden numune alındı, 9 adedi uygun, 5 adedi uygunsuz bulundu. Pehlivanköy’ün köylerine ait 16 adet yeraltı suyu kuyusundan, 12 numune alındı. 10 adedi uygun, 2 adedi uygunsuz bulundu. Lüleburgaz köylerine ait 96 adet yeraltı suyu kuyusundan, 31 adet numune alındı. 23 adedi uygun, 8 adedi uygunsuz bulundu. Demirköy’ün köylerine ait 30 adet yeraltı suyu kuyusundan 15 adet numune alındı, 5 adedi uygun, 10 adedi uygunsuz bulundu. Babaeski’ye ait köylerden 94 adet yeraltı suyu kuyusundan 34 adet numune alındı, 28 adedi uygun, 6 adedi uygunsuz bulundu. Kofçaz’ın köylerine ait 37 adet yeraltı suyu kuyusundan, 18 numune alındı, 9 adedi uygun, 9 adedi uygunsuz bulundu” dedi.
Kuzeydeki suların sorunları madencilik kaynaklı
Rapordaki tespitleri okuyan Saygun Ersin şu bilgileri aktardı;
“Lüleburgaz ilçesine ait 29 adet yeraltı suyu kuyusundan 25 adeti faal, 3 adet kuyuda su seviyesi yetersiz olduğundan aktif olmadığı, 1 adet kuyunun laboratuvar sonucunda Arsenik çıkmasından dolayı kapatıldığı, diğer kuyularda da dinamik seviyelerin hızla düştüğü (110-170 m.) anlaşılmıştır. Bu durumdan dolayı Lüleburgaz Belediyemiz içme ve kullanma suyunu karşılamak üzere yapımı halihazırda süren Ahmetbey Barajından sağlamak üzere çalışmalar yürüttüğü komisyonumuzca tespit edilmiştir.”
Armağan Köyü Baraj Suları “çok iyi statülü” su
“Yapılan incelemeler sonucu ilimiz kuzeyindeki kuyularda bulanıklık dolayısıyla değerlendirmeye alınmayan su numuneleri ile karşılaşılmış, değerlendirmeye alınan kuyuların çoğunluğunda ise uygunsuz durumlarla karşılaşılmıştır. İlimiz güneyinde ise çoğu kuyudaki numuneler değerlendirmeye alınmış, değerlendirmeye alınan kuyular çoğunlukla uygun bulunmuştur. İlimiz kuzeyindeki sulardaki sorunların halihazırda devam eden madencilik faaliyetleri kaynaklı olduğu anlaşılmıştır.
EK-3 te verilen TS 266 standardına göre parametresel sınıflandırma kriterleri, kıta içi yüzeysel su kaynaklarının sınıflarına göre kalite kriterleri çizelgelerine uygunluklar incelendiğinde, Kırklareli Armağan Köyü sularının kalite parametrelerine göre en uygun içme suyu olduğu görülmüştür. Avrupa Birliğine üye ülkelerde Su Çerçeve Direktifleri doğrultusunda yüzeysel suların ekolojik olarak da iyi duruma getirilmesi hedeflenmekte, bu nedenle nehir, baraj, göl ve göletlerde yapılacak izleme çalışmaları üzerinde önemle durulmaktadır. Su çerçeve direktifinde Armağan Köyü baraj suları analize edilen parametreler bakımından mevcut durumda çok iyi statülü su durumundadır. Ancak suyun bu mevcut durumu gelecek kuşakların içme suyu ihtiyacı olarak özenle korunmalıdır. Sanayi kullanımına kesinlikle açılmamalıdır. Armağan sularının beslenme alanları kesinlikle arazi kullanımına açılmamalıdır.”
“Su deneyleri TS 266’ya uygun yapılmadı”
“Yapılan incelemelerde su deneylerinin TS 266 ya uygun yapılmadığı, ilimizde faaliyet gösteren T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı Atatürk Toprak, Su ve Tarımsal Meteoroloji Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü ile Kırklareli Belediyesi'ne ait laboratuvarlarda TS 266 ya uygun teknik ekipman ve personelin bulunduğu, tüm deneylerin periyoduna uygun şekilde ilgili kurumlarımızca mutlaka yapılması gerektiği anlaşılmıştır.”
Komisyondan Öneriler
Komisyon raporunun son bölümünde ise 14 maddede “sonuç, tespit ve önerilere” yer verildi. Saygun Ersin bu bölüme ilişkin şunları söyledi;
“1. İlimiz son otuz yılda hızla sanayileşmeye başlamış ve halen bu gelişme artarak sürmektedir. Bu durum tarım arazilerinin amaç dışı kullanımına neden olduğu gibi Ergene Havzası başta olmak üzere yeraltı ve yerüstü su kirliliğini de beraberinde getirmiştir. Tarım arazileri sanayi ve kentsel amaçlı kullanıma tahsis edilmekte ve beraberinde birçok çevre sorununu getirmektedir. Bölgede sanayileşmenin yoğun olduğu Çorlu-Çerkezköy ve Çorlu Lüleburgaz aksında çevre kalitesi (dolaylı olarak YAS kalitesi) hızla bozulmaya başlamıştır. İlimizin kuzeyindeki Orman alanlarında ise patlatmak madencilik faaliyetleri yapılmakta, yeraltı ve yer üstü sularının beslenme alanları yüksek oranda tahrip edilmesiyle YAS üzerindeki baskı artmakta, rehabilitasyonu mümkün olmayan durumların yaşandığı görülmüştür.
2. İlimiz arazi kullanımlarında 2022 yılı itibariyle, Meriç-Ergene HMP de TR01YAS10001 alt havza numaralı Kırklareli Kireçtaşları üzerinde 41 poligonda madencilik faaliyeti devam etmektedir. Ayrıca yine aynı kuşakta 31 adet RES başvurusu bulunmaktadır. 1980 li yılların başında Kırklareli/Kaynarca, Koca Kaynak Akım Gözlem İstasyonunda gözlenen debi düşüşlerinin, Trakya Otobanları yapımı sırasında Kaynarca malzeme ocaklarında yapılan patlatmalar kaynaklı olduğu görülmektedir.
3. İlimizde karstik yapıda, akifer özelliği gösteren Eosen-Oligosen ve Kapaklı-Koruköy bölgesinde yüzeylenen Jura yaşlı Kireçtaşları, ilimizin yeraltı sularının % 60-70 inin beslenme alanı olduğu tahmin edilmektedir. İklim senaryoları, nüfus ve sanayi artışı ile değerlendirildiğinde ilimizdeki Eosen ve Jura kireçtaşları mutlak koruma alanı ilan edilmeli, Sakarya örneğinde olduğu gibi arazi kullanımına kapatılmalıdır.
Yakın gelecekte obruk
oluşumlarını görmeye
başlayabiliriz
4. Yaklaşık 2.000.000 üzerinde insanın yaşadığı Trakya'da, havza orta noktasındaki Lüleburgaz-Babaeski-Pehlivanköy akşındaki YAS seviyelerinde, kullanıma bağlı olarak 1980 lerde 10-20 m. arasında değişken iken günümüzde noktasal bazda 300-400 m. varan dinamik seviyeler gözlenmektedir. Her üç ilçe de içme ve kullanma suyunu YAS dan karşıladığı düşünüldüğünde yakın gelecekte düşüm konileri oluşumu beklenmelidir. Tekirdağ/Malkara da gözlenen obruk oluşumunun yakın gelecekte ilimizde de gözlenmesi ihtimal dahilindedir.
5. İlimizde içme ve kullanma suyunu YAS dan karşılayan kentsel ve kırsal alanlarımızda, kayıp kaçaklar %2o-25 düzeyine indirilmeli, suyun verimli kullanımı alanında AR-GE projeleri desteklenerek, Kamu kurum ve kuruluşlarının kapasitesi arttırılmalıdır. Bu bağlamda ilgili belediyeler, İl Özel İdaresi, Organize Sanayi Bölgeleri Yeraltı-Yerüstü Suyu Denetim ve Gözetim sistemleri ivedilikle kurulmalıdır.
6. Yapılan iklim değişikliği projeksiyonlarına göre 1990-2100 yılları arasında küresel sıcaklık 1.4 °C -5.8 °C, ortalama deniz seviyesi ise 9 cm- 88 cm artacaktır. (UNFCC, 1992). Hükümetlerarası İklim değişikliği Panelinin dördüncü değerlendirme raporunda, (IPCC, 2011 yılında yayımlanan İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı) Türkiye'de yıllık ortalama sıcaklığın gelecek yıllarda 2.5 °C - 4 °C aralığında artacağını, a rtışm Ege ve Doğu Anadolu Bölgeleri'nde 4 °C'yi, iç bölgelerinde ise 5 °C'yi bulacağını öngörürken, Türkiye'nin yakın gelecekte daha sıcak, daha kurak ve yağışlar açısından daha belirsiz bir iklim yapısına sahip olacağını, RCP 4.5 ve RCP 8.5 senaryolarına göre ilimizdeki yağışların 20-30 yıl içerisinde %3o-4o oranında azalacağı, deniz suyu seviyesinin 80-200 cm. artacağı bilimsel olarak ortaya konduğu komisyonumuzca tespit edilmiştir.
7. Değişik emisyon senaryoları için çalıştırılmış Küresel Sirkülasyon Model çıktılarına göre ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz Havzasında yirmi birinci yüzyıl sonlarına doğru sıcaklıkların artışıyla beraber vağışlarda önemli azalmaların meydana geleceği ve dolayısıyla ilimizin küresel iklim değişikliğine karşı en kırılgan bölgelerden biri olacağı bilimsel olarak ortaya çıktığı komisyonumuzca tespit edilmiştir.
Kırklareli suları İstanbul’a tahliye edilmemeli
8. İlimizin kuzeye akan sularının oluşturduğu Kuzey Marmara Havzası (Trakya) KMH içerisinde planlanan Çağlayık Barajı, Kula-ı ve Kula-2 regülatörleri, Balaban Barajı, Zindandere Projesi, Kızılağaç ve Kömürköy Barajlarının, havzadaki yeraltı suyu rejimini üzerinde tehdit oluşturduğu, gövde aksları, rezervuar alanları ve isale hatlarının, ilin tek karbon yutak alanı olan orman alanlarında olduğu, ayrıca alanların Türkiye1 nin taraf olduğu BERN Sözleşmesi' ne göre mutlak korunması gereken türler içerdiği, (IUCN Red List) bununla birlikte ilimizin kuzeyindeki mevcut Longoz Milli Parkı, İğneada Körfezi Deniz Elcosistemleri ile potansiyel RAMSAR, NATURA 2000 ve UNESCO GEOPARK alanlarını tehdit edeceği öngörülmekte, dolayısıyla havzada bütüncül Koruma-Kullanma Dengesi KKD gözetilmesi gerekmektedir. Kırklareli suları İstanbul’a tahliye edilmemelidir.
9. Paris Anlaşması 7 Ekim 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı Kararı ile onaylanmış olup, iç hukuk onay süreci tamamlanmıştır. COP 27 kapsamında 15-16 Kasım 2022 tertiplenen Bakanlar Oturumunda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Sayın Murat Kurum, daha önce* ilan ettiğimiz 2030 yılına kadar %21'e varan artıştan azaltım hedefimizi (NDC) güncelleyerek, %41'e yükselttiğimizi, böylelikle, 2030 yılı için yaklaşık 500 milyon ton emisyon azaltımı yapacağımızı ve en geç 2038 yılında emisyonlarımızın tepe noktasına ulaşacağını açıklamıştır. Uluslararası taahhütlerimiz doğrultusunda ilimizin tek karbon yutak alanları olan ve aynı zamanda mikro-klimayı dengeleyerek su oluşumunu düzenleyen orman alanları mutlak koruma altına alınmalıdır.
10. Su Çerçeve Direktifi"nin (SÇD) tüm düzenlemelerine titizlikle uyulmalıdır.
Kırklareli gelecekte
su fakiri olacaktır
11. İlimizin gelecekte mutlak su fakiri il olacağı kabul edilerek, yüksek karbon ayak izi (CFP) ve yüksek su ayak izi (WFP) özellikleri sergileyen sanayi sektörleri terk edilmeli, ilimizde mevcut tüm işletmelerde ve kamusal alanlarda yıllık CFP ve WFP raporları (2026 yılında uygulamaya başlanması öngörülen SKDM) zorunlu hale getirilerek, ilgili kamu alanlarında Denetim ve Gözetim Birimleri oluşturulmalıdır.
12. İlimizde mevcut ve planlanan Enerji Üretim Alanlarında EUA, CFP ve WFP raporları işletmelerden ve ÇED firmalarından talep edilmeli, elde edilen raporlar titizlikle incelenmeli, YAS üzerindeki olası basla ve tehditlere izin verilmemelidir.
13. Gelişen teknoloji ile son yıllarda ülkemizde de uygulama alanı bulan Yağmur Suyu Hasat sistemleri belediyeler ve özel İdarece desteklenmeli, kütlesel barajlar yerine ilimizde yağmur suyu hasadı alt yapısı oluşturularak il Su Bütçesine katkı sağlanmalıdır.
14. Günümüzde 2.000.000 üzerinde insanın yaşadığı Trakya'da toplam su kullanım bütçesinin 200M m3 üzerinde olduğu tahmin edilmektedir. 2050 projeksiyonlarında 4M un üzerinde gösterilen nüfusun 400M m3 civarında su gereksinimi öngörülmekte olduğundan, YAS üzerindeki baskı ve tehditler ortadan kaldırılmalı, sürdürülebilir YAS kullanımı desteklenmeli, havzalar bazında bütünsel Su Yönetim Birlikleri SYB kurulmalı, havzadaki tüm YAS kuyuları (2000 in üzerinde olduğu tahmin edilmektedir) ve Akım Gözlem İstasyonları AGİ ile mevcut tüm karasal su kütleleri, deşarjlar ve deniz drenajları, IoT enstrümanları (SCADA) ile donatılıp, SÇD' ye uygun gerçek zamanlı takibi, gelecekte
Kırklareli de yaşayacak kuşaklar açısından elzemdir. İlimizde yaşamın devamlılığı, her bir damla suyun gözetimine bağlıdır.” (H.Murat Taner)