TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, ormansızlaşma nedeniyle dünyada her yıl 10 milyon hektar orman alanının kaybedildiğine ve 2,2 milyar kişinin, kaliteli ve yeterli içme suyuna erişemediğine dikkat çekti.Ormanlarımız yok oluyor
Ormanların; erozyonu önleme, su üretimi, iklimi düzenleme ve havayı temizleme gibi birçok ekosistem hizmeti sunduğunu belirten TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Ormanlar aynı zamanda; iklim krizinin etkilerinin azaltılmasında, biyolojik çeşitlilik ve su varlıklarının korunmasında kritik bir öneme sahip. Ancak ormansızlaşma nedeniyle dünyada her yıl ortalama 10 milyon hektar orman alanı kaybediliyor ve orman yangınları sebebiyle yaklaşık 70 milyon hektar alan olumsuz etkileniyor. Karasal biyolojik çeşitliliğin %80'ine ev sahipliği yapan ormanlar ayrıca erişilebilir suyun da %70'ini sağlıyor." dedi.Madencilik izinleri ormanların ve su varlıklarının geleceğini tehdit ediyor
Ülkemizdeki ormanların ve su varlıklarının geleceği için koruma politikalarının öneminin altını çizen Ataç, “Türkiye, orman varlığını artıran ender ülkelerden biri olmasına rağmen, orman mevzuatında maden, enerji ve turizm gibi sektörlere kullanım alanı için verilen izinler ormanlarımızı tehdit ediyor. 2012-2022 yılları arasında verilen izinler 400 bin hektarı (533 bin futbol sahası) aşarken, sadece maden izni verilen alanların büyüklüğü 110 bin hektara (146 bin futbol sahası) ulaşmıştır. Vakfımızın 29 ilde yaptığı haritalandırma çalışmalarına göre; bu illerin toplam yüzölçümünün %67'si madenlere ruhsatlı iken %65’i ise orman alanıdır. İklim, biyolojik çeşitlilik ve su varlıkları için hayati öneme sahip olan ormanları koruyan politikaların hayata geçirilmesi gerektiği tartışmasızdır. Ayrıca madencilik faaliyetleri, yer altı ve yüzey sularını da kirleten, suya ağır metaller ve radyoaktif maddeler karışmasına yol açan ciddi bir tehdittir. ” şeklinde konuştu.
2,2 milyar kişi güvenli içme suyundan mahrum
Bu yıl Dünya Su Günü’nün teması ise “Barış için Su” olarak belirlendi. Bu tema ile suya erişimde kimsenin geride bırakılmaması, suyun kullanım ve yönetiminde herkesin ihtiyaçlarının gözetilmesi ve suyun daha barışçıl bir dünya için önemli bir aktör olarak değerlendirilmesine vurgu yapılıyor.
Türkiye'nin su potansiyelinde 2030 yılına kadar %20 azalma bekleniyor
Türkiye'nin üç tarafının denizlerle çevrili olmasına rağmen, karasal su varlıkları açısından zengin bir ülke olmadığına dikkat çeken Deniz Ataç “Ülkemizde kişi başına düşen yıllık yenilenebilir su potansiyeli sadece 1.313 m³, bu oran ülkemizi su stresi yaşayan ülkeler arasına sokuyor. İklim değişikliğinden dolayı artan sıcaklıklar, buharlaşma, kuraklık ve artan nüfusla birlikte, 2030 yılına kadar su potansiyelinde %20 azalma ve kişi başına düşen su miktarının ise 1.000 m³'ün altına düşmesi bekleniyor. Bu sebeple azalan su varlıklarımızı korumak için hemen harekete geçilmesi gerekiyor. Mevcut su varlıkları; madencilik faaliyetlerinden korunmalı, yoğun su kullanımı olan endüstriyel tesislerde su tasarrufu yapılmalı, su iletim hatlarında kayıp ve kaçak kontrolleri yapılmalı, tarımda verimli sulama sistemlerine geçilmeli ve yeşil alanlarda su ihtiyacı az olan bitkiler tercih edilmelidir. Bireysel olarak da suyu israf etmemek ve ihtiyaç doğrultusunda kullanarak gereksiz su kullanımını azaltmak ve toplumu bu konuda bilinçlendirmek de büyük önem taşıyor” dedi.Deniz Ataç, daha yaşanabilir bir dünya için herkesi, orman alanlarını ve su varlıklarını korumaya; ormanları artırma ve suyu verimli kullanma çalışmalarına destek olmaya davet etti.Haber Merkezi
Ormanların; erozyonu önleme, su üretimi, iklimi düzenleme ve havayı temizleme gibi birçok ekosistem hizmeti sunduğunu belirten TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Ormanlar aynı zamanda; iklim krizinin etkilerinin azaltılmasında, biyolojik çeşitlilik ve su varlıklarının korunmasında kritik bir öneme sahip. Ancak ormansızlaşma nedeniyle dünyada her yıl ortalama 10 milyon hektar orman alanı kaybediliyor ve orman yangınları sebebiyle yaklaşık 70 milyon hektar alan olumsuz etkileniyor. Karasal biyolojik çeşitliliğin %80'ine ev sahipliği yapan ormanlar ayrıca erişilebilir suyun da %70'ini sağlıyor." dedi.Madencilik izinleri ormanların ve su varlıklarının geleceğini tehdit ediyor
Ülkemizdeki ormanların ve su varlıklarının geleceği için koruma politikalarının öneminin altını çizen Ataç, “Türkiye, orman varlığını artıran ender ülkelerden biri olmasına rağmen, orman mevzuatında maden, enerji ve turizm gibi sektörlere kullanım alanı için verilen izinler ormanlarımızı tehdit ediyor. 2012-2022 yılları arasında verilen izinler 400 bin hektarı (533 bin futbol sahası) aşarken, sadece maden izni verilen alanların büyüklüğü 110 bin hektara (146 bin futbol sahası) ulaşmıştır. Vakfımızın 29 ilde yaptığı haritalandırma çalışmalarına göre; bu illerin toplam yüzölçümünün %67'si madenlere ruhsatlı iken %65’i ise orman alanıdır. İklim, biyolojik çeşitlilik ve su varlıkları için hayati öneme sahip olan ormanları koruyan politikaların hayata geçirilmesi gerektiği tartışmasızdır. Ayrıca madencilik faaliyetleri, yer altı ve yüzey sularını da kirleten, suya ağır metaller ve radyoaktif maddeler karışmasına yol açan ciddi bir tehdittir. ” şeklinde konuştu.
2,2 milyar kişi güvenli içme suyundan mahrum
Bu yıl Dünya Su Günü’nün teması ise “Barış için Su” olarak belirlendi. Bu tema ile suya erişimde kimsenin geride bırakılmaması, suyun kullanım ve yönetiminde herkesin ihtiyaçlarının gözetilmesi ve suyun daha barışçıl bir dünya için önemli bir aktör olarak değerlendirilmesine vurgu yapılıyor.
Türkiye'nin su potansiyelinde 2030 yılına kadar %20 azalma bekleniyor
Türkiye'nin üç tarafının denizlerle çevrili olmasına rağmen, karasal su varlıkları açısından zengin bir ülke olmadığına dikkat çeken Deniz Ataç “Ülkemizde kişi başına düşen yıllık yenilenebilir su potansiyeli sadece 1.313 m³, bu oran ülkemizi su stresi yaşayan ülkeler arasına sokuyor. İklim değişikliğinden dolayı artan sıcaklıklar, buharlaşma, kuraklık ve artan nüfusla birlikte, 2030 yılına kadar su potansiyelinde %20 azalma ve kişi başına düşen su miktarının ise 1.000 m³'ün altına düşmesi bekleniyor. Bu sebeple azalan su varlıklarımızı korumak için hemen harekete geçilmesi gerekiyor. Mevcut su varlıkları; madencilik faaliyetlerinden korunmalı, yoğun su kullanımı olan endüstriyel tesislerde su tasarrufu yapılmalı, su iletim hatlarında kayıp ve kaçak kontrolleri yapılmalı, tarımda verimli sulama sistemlerine geçilmeli ve yeşil alanlarda su ihtiyacı az olan bitkiler tercih edilmelidir. Bireysel olarak da suyu israf etmemek ve ihtiyaç doğrultusunda kullanarak gereksiz su kullanımını azaltmak ve toplumu bu konuda bilinçlendirmek de büyük önem taşıyor” dedi.Deniz Ataç, daha yaşanabilir bir dünya için herkesi, orman alanlarını ve su varlıklarını korumaya; ormanları artırma ve suyu verimli kullanma çalışmalarına destek olmaya davet etti.Haber Merkezi